Bazen sosyal medya platformları çöküyor, bazen arama motorları erişilemez oluyor, bazen de mail servisleri saatlerce çalışmıyor. Günlük hayatımızın sıradan akışı bir anda kesintiye uğrayınca, farkında olmadan sorduğumuz soru şu oluyor: “Onsuz ben kimim?”
Bu anlık sessizlikler bize gösteriyor ki, modern insan giderek dijital altyapıya göbekten bağlı hale geliyor. İletişimimiz, işimiz, eğlencemiz, hatta düşünme biçimlerimiz teknoloji üzerinden şekilleniyor.
Ama bu aynı zamanda bir kırılganlık. Çünkü dışarıdan küçük bir aksaklık, iç dünyamızda büyük bir panik yaratıyor. “Erişemiyorum” duygusu, aslında “kendime ulaşamıyorum” kaygısına dönüşebiliyor.
Oysa bu tür kesintiler bir alarm gibi de okunabilir:
- Hatırlatma: Her şey sanal değil, gerçek hayat hâlâ burada.
- Fırsat: Kendi zihnimizle baş başa kalmayı öğrenebiliriz.
- Soru: Gerçek özgürlük, cihazlara bağımlılığımızı azaltmakla mı başlar?
Belki de dijital sessizlikler, farkında olmadan bize bir davet sunuyor: Teknolojiyi sahip olmak için değil, gerektiğinde bırakabilmek için de kullanmak.


