Dijital Göçebeler: Ofissiz Bir Hayat – Özgürlük mü, Yoksa Köksüzlük mü?
Bir sırt çantası, bir laptop ve güçlü bir internet bağlantısı… Artık milyonlarca insan için ofis budur. Kahvelerini Tayland’ın bir sahil kasabasında, mail’lerini Bali’deki bambu evden yanıtlayan, akşam ise Avrupa’nın bir şehrinde arkadaşlarıyla buluşan dijital göçebeler yeni bir yaşam tarzının öncüsü oldular.
Onlar için önemli olan masa başında oturmak değil, nerede olduklarından bağımsız olarak işlerini sürdürebilmek. Programcılar, tasarımcılar, yazarlar, pazarlamacılar – hepsi dünyanın farklı köşelerinden aynı anda iş yapabiliyor. Bu, kulağa özgürlük gibi geliyor: Yolculuk, keşif, bağımsızlık.
Ama işin öteki yüzü de var. Çünkü köksüzlük de bu yaşam tarzının ayrılmaz bir parçası. Sürekli hareket halinde olmak, aidiyet hissini zayıflatıyor. “Evim neresi?” sorusu, göçebe yaşamın en sık dile getirilen zorluklarından biri. Bir gün Bali’de güneşin doğuşunu izleyen göçebe, ertesi hafta Berlin’in soğuk rüzgârında kendini yalnız hissedebiliyor.
Psikologlar bu yaşam tarzını “çift taraflı özgürlük” diye tanımlıyor. Bir yandan günlük rutinden kurtulmak, yeni kültürler tanımak ve bağımsızlık duygusu var. Öte yandan sürekli yeni yerlerde bağ kurmaya çalışmak, kalıcı ilişkilerden uzak kalmak da bir yük.
Dijital göçebeler bize şu soruyu soruyor: Özgürlük, bir yerden bağımsız olmak mıdır, yoksa bir yerde kök salmak mı?
Belki de cevap, her ikisinin arasında bir denge bulmaktan geçiyor.


