CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda yaşanan kavga, dışarıdan bakınca basit bir koltuk kavgası gibi görünüyor. Kim girecek, kim çıkacak tartışması… Ama işin özüne inince mesele çok daha büyük.
Burası İstanbul. Yani Türkiye’nin kalbi. Burada olup biten sadece bir binadaki kavga değil, aslında ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konu. Çünkü İstanbul’da kim söz sahibi olursa, siyasette de büyük güç kazanıyor. İktidar için İstanbul’u kontrol etmek, muhalefeti kontrol etmek demek.
Peki gerçekten bu kavga sadece CHP’nin iç işi mi? Yoksa dışarıdan bir oyun mu var? Tarihe baktığımızda hep aynı şeyi görüyoruz: Güçlü muhalefet susturulamıyorsa, içeriden karıştırılır. Bugün yaşanan da belki bu. Parti içi tartışma gibi görünen şey aslında bir senaryonun parçası olabilir.
Halk açısından durum daha da düşündürücü. Millet pazar masrafıyla, kirayla, faturayla boğuşurken, partilerin kendi aralarındaki koltuk savaşını izlemek zorunda kalıyor. İnsanlar doğal olarak soruyor: “Bunlar bizim derdimizi mi çözecek, yoksa kendi kavgasını mı yapacak?” Bu güvensizlik de siyaseti zayıflatıyor.
Bence CHP İstanbul’da yaşanan kriz bir koltuk meselesi değil. Asıl mesele, demokrasinin gerçekten işleyip işlemediği. Kararları halk mı verecek, yoksa birilerinin yazdığı senaryoya göre mi hareket edilecek?
O yüzden mesele şu: Bu kavganın sonunda birileri koltuk kazanabilir, ama halk kaybederse, işte o zaman asıl sorun başlar. Çünkü mesele bir binanın kapısına kimin girdiği değil; bu ülkenin kapılarının halka mı, yoksa dar bir çevreye mi açıldığıdır.


