Telefon ekranları, bilgisayar başında geçen saatler, sosyal medya bildirimleri… Her an bir uyarıcıyla karşı karşıyayız. Bilgiler akıyor ama zihinlerimiz yoruluyor. Sonuç: odaklanma sorunları, unutkanlık, uyku bozuklukları ve sürekli bir huzursuzluk hali.
Zihin yorgunluğu, fiziksel bir hastalık gibi kolayca fark edilmiyor. Ama günümüzün en büyük sorunlarından biri haline geliyor. İnsanlar çalışıyor ama verim alamıyor, dinleniyor ama dinlenemiyor. Çünkü zihnin sürekli “açık kalması”, ona hiç mola vermememiz, yıpratıcı bir döngü yaratıyor.
Uzmanlara göre, dijital çağın bu görünmeyen hastalığıyla başa çıkmanın yolu basit ama zor: Ekran süresini sınırlamak, doğayla temas etmek, düzenli uyumak, nefes almak ve zihne gerçek bir dinlenme alanı açmak.
Zihin, tıpkı beden gibi, bakıma ihtiyaç duyar. Onu ihmal etmek, gelecekte çok daha ağır sonuçlara yol açabilir.
Açık Soru:
Her gün saatlerimizi ekranlara verirken, zihnimize gerçekten dinlenme şansı tanıyor muyuz?


