Mahkemenin CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak Gürsel Tekin’i ataması gerçekten “hukuki bir karar” mıydı?
Bir siyasi partinin içinden kimin tarafsız olduğunu mahkeme nasıl bilebilir?
Tarafsızlık, sadece yasa maddeleriyle ölçülebilecek bir şey mi, yoksa siyasi geçmiş ve algı da işin içinde değil mi?
Mahkeme neden “ağır abi” olarak bilinen bir ismi tercih etti?
Bu tercih süreci yönetilebilir kılar mı, yoksa siyaseten tarafsızlığı daha da tartışmalı hale getirmez mi?
Hukuk bunu görmedi mi?
Yoksa gördüğü halde görmezden mi geldi?
Hukukun gözüyle tarafsız gibi duran bir karar, siyasetin dilinde çok kolay “taraflı bir tercih”e dönüşmez mi?
Gürsel Tekin bu görevi neden üstlendi?
Eğer kendi partisine kayyum olmak siyaseten tarafsızlığı zedeliyorsa, bu görevi reddetmesi gerekmez miydi?
Yoksa bu bir sorumluluk alma refleksi miydi?
Yahut siyaset içinde “ağır abi” tavrıyla düzeni sağlama girişimi mi?
Peki, Özgür Özel’in “Bir CHP’li kendi partisine kayyum olamaz” çıkışı haksız mıydı?
Bir partili gerçekten kendi partisine karşı tarafsız kalabilir mi?
Yoksa böyle bir durumda tarafsızlık zaten baştan imkânsız mı?
Ve en önemlisi:
Hukukun amacı tarafsızlığı tesis etmek değil mi?
Eğer öyleyse, atamanın partiden bağımsız, siyasetin dışında bir isme yapılması gerekmez miydi?
Aksi halde “hukuki karar” bile siyasetin gölgesine düşmez mi?



