Günlük hayatta sık sık duyduğumuz cümleler var:
“Öyleymiş… Böyle demiş… Aslında işin aslı şuymuş…”
Peki bunlar ne? Yorum mu, dedikodu mu, iftira mı? Yoksa görmek istediğimiz bir gerçeğin yeniden kurgulanmış hali mi?
Yorum, kişisel bakış açımızdır. Aynı olaya bakan iki kişi farklı sonuç çıkarabilir. Biri “iyi” der, diğeri “yanlış.” Burada gerçek çarpıtılmaz, sadece bakış açısı farklıdır.
Dedikodu, işin içine üçüncü kişilerin girmesidir. Olay büyür, dallanır budaklanır. Bir söz, ağızdan ağıza dolaşırken eklemeler alır.
İftira ise en ağırıdır. Burada artık gerçek yoktur. Bilerek birine olmayan bir şey yüklenir; amaç küçültmek ya da zarar vermektir.
Ama bir de “görmek istediğimizi anlatmak” boyutu var. Haberi, olayı tam aktarmıyoruz; kendi düşüncemize göre ekleyip eksiltiyoruz. Adeta kendi sansürümüzü uyguluyoruz. Böylece gerçek, kişiye göre değişen yarım bir hikâyeye dönüşüyor.
🔹 Mahallede: Komşu araba alır. Biri “kredi çekmiştir” der, diğeri “kesin bir yerden para geldi.” Sonunda sıradan bir tercih, hayat hikâyesine dönüşür.
🔹 İşyerinde: Müdür bir çalışanla konuşur. “Kesin kayırıyor” denir, basit bir sohbet “kesin bilgi”ye çevrilir.
🔹 Arkadaş Ortamında: Küçük bir anlaşmazlık dilden dile dolaşır, sonunda “ihanet” hikâyesine dönüşür.
🔹 Ailede: Bir tartışma “büyük kavga” diye aktarılır, ailede taraflar oluşur.
Hepsinde ortak nokta aynı: Olanı değil, görmek istediğimizi anlatıyoruz. Ve bu, çoğu zaman başkalarının hayatına zarar veriyor.
Peki sadece biz mi yapıyoruz?
Acaba medya da aynı şeyi yapmıyor mu?
Aynı olayı farklı kanallarda izlediğimizde, birinde dramatik bir hikâye, diğerinde siyasi hesaplaşma, başka yerde sıradan bir ayrıntı oluyor. Olay tek, anlatılan gerçek farklı.
Demek ki mesele “kanalı izlemek” değil.
Mesele, haberi ve olayı sorgulamak.
Çünkü gerçek, çoğu zaman anlatıların arasında kayboluyor. Bizim görevimiz, kulağımıza gelen her sözü ve ekranda izlediğimiz her haberi aklın süzgecinden geçirmek.
Belki de en büyük yanılgımız şu:
“Gerçeği duyuyoruz” sanıyoruz.
Oysa çoğu zaman sadece birilerinin gerçeğini dinliyoruz.


