Türkiye, FIVB Kadınlar Dünya Şampiyonası’nda ABD’yi yenerek tarihinde ilk kez yarı finale yükseldi. “Filenin Sultanları” bu sonuçla yalnızca sahada değil, toplumun kalbinde de büyük bir heyecan yarattı. Şimdi gözler Brezilya ile oynanacak kritik karşılaşmaya çevrildi.
Ama bu başarı sadece bir maç sonucu değil. Spor, ulusal moral için güçlü bir araçtır. Ekonomik sıkıntılarla, siyasi tartışmalarla yorulan bir toplumun yüzünü bir anda güldürebilir. Tek bir galibiyet, milyonlarca insana ortak bir gurur duygusu yaşatır.
Aynı zamanda uluslararası tanınırlığın da yolunu açar. Bir ülkenin kültürü, sanatı, ekonomisi kadar spordaki başarıları da dünyaya güçlü bir mesaj verir. “Biz buradayız” der. Türkiye’nin bu başarısı, yalnızca voleybol tarihine değil, ulusal kimliğe de altın harflerle yazıldı.
Belki de asıl sorulması gereken soru şu: Sporun bu kadar güçlü bir birleştirici gücü varken, biz onu gündelik hayatımızda ne kadar kullanabiliyoruz? Sadece büyük turnuvalarda değil, okullarda, mahallelerde, gençlerin enerjisinde… Spor, toplumu dönüştürmek için hâlâ elimizdeki en temiz ve en samimi araçlardan biri.


