Dünya haritasına bakınca, Kore Yarımadası’nın ortasında kalın çizgilerle ayrılmış bir bölge görürüz: DMZ – Demilitarize Bölgesi. Yıllardır askerlerin, mayınların, tel örgülerin hüküm sürdüğü bu sınır hattı, ironik bir şekilde doğa için bir sığınak oldu.
Burada insanlar yok. İnşaat yok. Gürültü yok. Ve işte tam da bu yüzden, binlerce canlı burada yaşam alanı buldu. Bugün DMZ’de 6.000’den fazla tür yaşıyor; kuşlardan memelilere, nadir bitkilere kadar. İnsanların “yasaklı bölge” olarak gördüğü yer, hayvanların özgürce dolaştığı bir cennete dönüşmüş durumda.
Bir zamanlar savaşın sembolü olan alan, şimdi barışın en sessiz kanıtı gibi. Doğa, insana şunu fısıldıyor:
“Bana karışmazsan, kendimi korurum. Hatta yeniden doğarım.”
Bu tablo aslında bize çok şey düşündürüyor. Yıllardır milyarlarca dolarlık doğa koruma projeleri yapılırken, bazen tek çözüm insanın geri çekilmesi oluyor. Belki de doğa en çok, insanın uzaklaştığı yerde iyileşiyor.
Açık Soru:
Doğayı korumak için gerçekten daha fazla çaba mı gerekiyor?
Yoksa bazen en büyük çaba, doğayı rahat bırakmak mı?



