TÜİK’in son verileri bir tablo çiziyor: Temmuz ayında sanayi üretimi %1,8 geriledi. Yıllık bazda artış var, ama aylık düşüş dikkat çekiyor.
Peki bu ne anlama geliyor?
- Bu bir “nefes alma molası” mı?
- Yoksa çarkların yavaşlamaya başladığının habercisi mi?
- Yıllık artışa bakıp kendimizi avutuyor muyuz, yoksa aylık gerilemede gizli bir kriz işareti mi var?
Sanayi, ekonominin motoru. Motor arada bir yavaşlarsa, bu normal mi sayılmalı, yoksa yakıtın azaldığına dair alarm mı kabul edilmeli?
Ama işin içine bir de siyaset giriyor. Ekonomideki bu veriler üzerine tartışılacağına, siyasetin kavgası öne çıkıyor:
- İktidar, verileri başarı hikâyesine dönüştürmeye çalışıyor.
- Muhalefet ise her gerilemeyi kriz ilan ediyor.
- Halk ise rakamların kavgasını değil, kendi sofrasındaki küçülmeyi görüyor.
Belki de asıl mesele şu:
Ekonomi, büyüme rakamlarıyla mı ölçülmeli, yoksa üretim çarklarının gerçekten halkın refahına katkısıyla mı?
Çünkü rakamlar büyürken sofradaki ekmek küçülüyorsa, o zaman sanayi verileri gerçeği mi yansıtıyor, yoksa sadece bir tabloyu mı süslüyor?
Ve siyasetin kavgası bu tabloyu daha da bulanıklaştırıyor. Veriler artık ekonomi gerçeğini değil, siyasi kutuplaşmanın yeni cephesini gösteriyor.


