Küçük Anların Gücü
Hayatın koşuşturması içinde çoğu zaman fark etmiyoruz:
Bir parkta esen rüzgâr, bir çocuğun kahkahası, gökyüzünde uçan kuş…
Aslında mutluluk, büyük şeylerde değil; küçük anlarda gizli.
Biraz yavaşlamak, biraz görmek ve biraz da hissetmek…
Bazen ihtiyacımız olan tek şey bu.
Hayatın koşturmacasında çoğu zaman mutluluğu büyük hedeflerde, büyük başarılarda, büyük değişimlerde arıyoruz. Oysa gözümüzün önünde, en sıradan anların içinde bile saklı bir mutluluk var.
Bir sabah yürürken burnumuza gelen taze ekmek kokusu…
Otobüste tanımadığımız birinin bize yer vermesi…
Yağmur sonrası havada dolaşan toprak kokusu…
Çocuğunuzun size sebepsiz yere sarılması…
Ya da hiç tanımadığınız birinin size sadece gülümsediğini görmek.
Bazen mutluluk, sandığımız kadar uzak ya da karmaşık değil. Küçük bir tebessüm, gönülden edilen bir teşekkür, bir dostla içilen kahve bile günümüzü değiştirebilir.
Ama biz, “büyük mutluluk” arayışında olduğumuz için bunları görmezden geliyoruz. Hep daha fazlasını isterken, elimizde olan küçük mutlulukları kaçırıyoruz.
Açık Soru:
Gerçek mutluluk, belki de hep aradığımız büyük hayallerde değil; gözümüzün önünde duran küçük anlarda gizli olabilir mi?


