Beynimizi makine gibi zorluyoruz, ama o aslında bir orkestraya benziyor. Denge ister, nefes ister. Daha çok iş değil, doğru zamanda doğru iş üretir.
Günümüzde herkes daha üretken olmanın peşinde. Gün planları, yapılacaklar listeleri, toplantılar, mesajlar, e-postalar… Sanki ne kadar çok iş sıkıştırırsak o kadar başarılı olacağız. Ama beynimiz bizim planımıza değil, kendi ritmine göre çalışıyor. Ve çoğu zaman biz fark etmeden sessizce “artık yeter” diyor.
Beynimiz bir bilgisayar değil. Daha çok bir orkestraya benziyor. Uyumlu çalınca ortaya güzel bir melodi çıkarıyor. Ama biz her yere koşuştururken, aynı anda üç beş iş yapmaya çalışırken o uyum bozuluyor. Orkestra ahengini kaybediyor, geriye gürültü kalıyor.
Bunu herkes yaşamıştır: Masada oturursun, aynı satırı üç kez okursun ama anlamazsın. Bir yandan telefon, bir yandan bilgisayar, kafan darmadağındır. Bu zayıflık değil, tamamen biyoloji. Konsantrasyon bir kas gibidir. Dinlendirmezsen yorulur.
İşte bu yüzden ara vermek lüks değil, ihtiyaçtır. Yürüyüşe çıkmak, temiz hava almak, bir anlığına pencereyi açıp dışarı bakmak… Bunlar tembellik değil. Tam tersine beynin toparlanması için gübredir. Fikirler o anda filizlenir.
Bir diğer mesele de ödül duygusu. Beynimiz küçük başarıları sever. Listenin bir maddesini tamamlamak, zor bir işten sonra kendine kahve ısmarlamak ya da kısacık bir mola vermek… Bunlar beynimize devam etmesi için enerji verir. Sadece baskı ve bitmeyen görevlerle beslersen motivasyon da tükenir.
En akıllıca yöntem, günü bir rakip gibi yenmeye çalışmak değil, onunla uyum içinde dans etmektir. Sabah zihin açıksa ağır işleri yapmak, öğle saatlerinde hafif tempo tutmak, akşamüstü ise yaratıcılığa yer vermek. Hepsini aynı anda yapmaya kalkınca ne tam başarı gelir, ne de iç huzur.
Bugün bize öğretilen, sürekli koşturmak. Yorulmak övülüyor, tükenmek çalışkanlık sayılıyor. Ama asıl üretkenlik, her şeyi yapmak değil, doğru şeyi doğru zamanda yapmaktır.
Beynimizi anlamanın yolu onu izlemekten geçiyor. Zorlamak değil, yönlendirmek. Bazen bir dost gibi koluna girip “dinlen” demek. Çünkü bu dost, doğru davranıldığında inanılmaz işler başarabilir.


