Türkiye’de gündem her zaman siyasetten ibaret değil. Bazen en büyük haber, cebimizdeki küçük değişikliklerde gizli. Bugün iki başlık öne çıktı: altın fiyatlarının rekor kırması ve Eylül ayında açıklanacak kira artışı.
Altın fiyatları son günlerde tarihî seviyelere ulaştı. Gram, çeyrek, yarım… Hepsi yeni rekorlarla gündeme oturdu. Yatırımcı için bu bir fırsat gibi görünebilir ama vatandaş için “güvenli liman” arayışının da göstergesi. İnsanlar parasını altına yöneltiyorsa bu, ekonomiye duyulan güvende bir sarsıntı olduğuna işaret eder.
Diğer yandan kiracılar ve ev sahipleri bu ay enflasyon verilerine kilitlendi. TÜİK’in açıklayacağı rakam, kira artışlarını belirleyecek. Yüksek enflasyon, zaten zor durumda olan kiracıların yükünü artıracak. Ev sahipleri “ben de geçim derdindeyim” diyecek, kiracılar ise “artık ödeyecek gücümüz kalmadı” diye isyan edecek.
Aslında altın fiyatlarıyla kiralar arasında görünmez bir bağ var: İkisi de toplumun geleceğe olan güvenini anlatıyor. Altın rekor kırıyorsa, insanlar param değer kaybetmesin diye çare arıyordur. Kiralar hızla artıyorsa, orta sınıfın beli bükülüyor, dar gelirli için barınma bir lüks hâline geliyordur.
Ekonomi sadece rakam değil; sofradaki ekmek, cebimizdeki para, başımızın üstündeki çatıdır. Ve bugünkü gelişmeler bize şunu söylüyor: Türkiye’de sıradan vatandaşın en büyük gündemi, siyaset değil; ev kirasını ödeyebilmek ve geleceğini güvenceye almak.


