Bugün ekranları açtığınızda, gazetelere baktığınızda, sosyal medyada dolaştığınızda hep aynı sahneyi görüyorsunuz: Herkes kendi tarafını aklıyor, karşı tarafı yerden yere vuruyor. İktidar medyası başarı hikâyeleri anlatıyor, muhalif medya ise enkaz senaryoları yazıyor.
Ama asıl mesele şu: Yarın iktidar değişirse ne olacak?
Kalemler mi kırılacak? Gazeteciler işsiz mi kalacak? Yoksa bir sabah aynı yazarları, aynı ekran yüzlerini yeni iktidarı överken mi göreceğiz? Dün eleştirenler yarın alkış tutacak, dün alkış tutanlar yarın taş mı atacak?
Siyasetçilerin oyun planı zaten hazır:
- Yeni iktidar: “Enkaz devraldık, toparlamaya çalışıyoruz.”
- Yeni muhalefet: “Elinizden zaten iş gelmiyor, şimdi suçu bize mi atıyorsunuz?”
Kısacası isimler değişse de senaryo hep aynı kalıyor.
Ve işin en acı tarafı şu: Medya bu oyunda sahnenin dekorunu değiştiriyor ama oyunun kendisi hiç değişmiyor. Renkler, yüzler, taraflar değişiyor; söylemler yer değiştiriyor. Ama vatandaş için sonuç aynı: Pahalılık, güvensizlik, işsizlik, umut kaybı…
Asıl soru burada başlıyor:
Eğer siyasetçiler ve medya sadece birbirleriyle uğraşıyorsa, bizim hayatımızda ne değişiyor?
Belki de en sert gerçeği kabul etme zamanı geldi:
Bu taraf değiştirme oyununda roller değişiyor ama seyirci hep aynı acıyı yaşıyor. Ve o seyirci biziz.


