Hepimizin başına gelmiştir: Bir arkadaşımızın, akrabamızın tavsiyesiyle bir esnafa gideriz. “Çok iyi yapar, indirim de yapar, gözü kapalı güvenebilirsin” denir. İçimiz rahatlar, çünkü bir tanıdığın önerisi vardır. Fakat işin sonunda genellikle fark ederiz ki, aynı işi kendi başımıza gidip yapsaydık, belki daha uygun fiyata, belki de daha kaliteli hizmet alırdık.
Bunun birkaç nedeni var:
- “Hatır”ın tek yönlü çalışması
Biz “ayıp olmasın” diye ses çıkarmayız, pazarlık yapmayız, şikâyet etmeyiz. Ama esnaf çoğu zaman aynı hassasiyeti göstermez. Hatta bazen “zaten arkadaşının tavsiyesiyle geldi, fiyatı sormaz” mantığıyla daha fazla ücret çıkarır. - Psikolojik baskı
Tanıdık aracılığıyla gidildiğinde, “ben burada yaptırmazsam, arkadaşım kırılır” kaygısı doğar. Oysa esnaf açısından çoğunlukla böyle bir duyarlılık yoktur. İşini gerektiği gibi yapmadığında bile, müşteriyi “hatır” duygusuyla mecbur bırakır. - Kalite – Fiyat çelişkisi
“Burası sana uygun fiyata yapar” denir, ama işin sonunda hem fiyat yüksek çıkar, hem de işin kalitesi beklendiği gibi olmaz. Daha da kötüsü, esnaf “başkasına olsa daha pahalı olurdu” diyerek şikâyetin önünü kesmeye çalışır.
Aslında bu durum bize şunu gösteriyor: Kendi işini kendin seçmek, kendi kararını kendin vermek en sağlıklısıdır. Çünkü insan kendi seçtiği yerde beğenmezse bir daha gitmez, alternatif arar, daha özgürdür. Ama tavsiye yoluyla gidildiğinde, “ayıp olur, arada kişi var” düşüncesi özgürlüğümüzü kısıtlar.
Sonuçta mesele sadece esnaf değil; mesele, bizim toplumsal alışkanlıklarımız. Tavsiye sistemi çoğu zaman iyi niyetle işler, ama işin sonunda hem kalite hem de cebimiz zarar görebilir. Belki de bazen en doğrusu, “teşekkür ederim” deyip kendi yolumuzu bulmak. Çünkü işin hakkını veren esnafın hatıra değil, kendi emeği zaten en büyük referansıdır.


