Gençlik yıllarında çoğu kararımızı özgürce aldığımızı düşünürüz. Ne giyeceğimize, hangi müziği dinleyeceğimize, hatta nasıl konuşacağımıza biz karar veriyoruz sanırız. Oysa gerçekte, yanımızda oturan arkadaş, birlikte takıldığımız grup ya da sosyal çevre sandığımızdan çok daha güçlü bir etki yaratır.
Bir gencin davranışlarını değiştiren en görünmez güçlerden biri, arkadaş grubudur. Araştırmalar gösteriyor ki, gençler risk alma davranışlarını genellikle yalnızken değil, arkadaşlarının yanında sergiliyor. Bir sınavdan sonra kopya çekmeyi düşünmeyen biri, gruptaki baskıyla bu adımı atabiliyor. Sigara içmek, alkol denemek ya da gece geç saatlere kadar dışarıda kalmak da çoğu kez bireysel tercihten çok, “arkadaş grubuna ayak uydurma” isteğiyle yapılıyor.
Ama bu görünmez etki sadece olumsuz değildir. Çalışkan bir grubun içinde olan genç, farkında olmadan daha disiplinli hale gelebilir. Spor yapan arkadaşlarla vakit geçiren biri, spora yönelir. Yani arkadaş grubu bazen gizli bir öğretmen, bazen de görünmez bir yönlendirici olur.
Burada kritik nokta şudur: Arkadaş baskısı genellikle doğrudan bir emir şeklinde gelmez. “Şunu yapmalısın” denmez. Bunun yerine, küçük işaretler vardır. Bir gülüş, bir bakış, dışlanma korkusu… Ve genç, çoğu zaman farkında bile olmadan, grubun ritmine ayak uydurur.
Peki, bu etkiyi dengelemek mümkün mü? Evet. Gençlerin, kendi sınırlarını tanıması, “hayır” diyebilme cesaretini kazanması çok önemlidir. Ailelerin ise arkadaş seçimine müdahale etmekten çok, gençle güvene dayalı bir iletişim kurması gerekir. Çünkü yasaklar genelde ters etki yapar; ama güven, gencin sağlıklı karar almasını kolaylaştırır.
Sonuçta, arkadaş grubu gençlerin kişiliğinde görünmez bir kalem gibi iz bırakır. Bazen bu iz bir destek olur, bazen bir yük. Ama her durumda, gençlik yıllarının en güçlü şekillendiricilerinden biri, arkadaşların sessiz ama derin etkisidir.


