Bir zamanlar mahalle aralarında çocuk sesleri eksik olmazdı. Anneler kapı önlerinde sohbet eder, komşular birbirine tabak tabak yemek taşırdı. Bayramlarda kapılar ardına kadar açıktı, çocuklar şeker toplarken büyükler muhabbet ederdi.
Bugünse aynı sokaklarda yüksek duvarlar, güvenlik kameraları, kapalı kapılar var. İnsanlar yan yana ama birbirine yabancı yaşıyor. Komşuluk, yalnızca apartman panolarındaki duyurularla sınırlı hale geldi.
Mahalle kültürünün kaybolması, yalnızca nostaljik bir kayıp değil; aynı zamanda toplumsal bağların zayıflaması demek. Çünkü mahalle, dayanışmanın, güvenin ve birlikte yaşamanın küçük ölçekli laboratuvarıydı.
Şimdi çocuklar sokağın değil, tablet ekranlarının içinde büyüyor. Komşunun değil, internetten tanıdıklarının sohbetiyle vakit geçiriyor. Mahalle kültürünün kaybolması, aslında yalnızlığın artması demek.
Açık Soru:
Birbirimize yabancılaştığımız bu çağda, mahalle kültürünü yeniden canlandırmak mümkün mü?


