Bir ömür çalıştılar, alın teri döktüler, üretime katkı sundular. Ama bugün emeklilerin büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı ile boğuşuyor. Pazara giden bir emekli, fileyi dolduramadan eve dönüyor; kirada oturan bir emekli, maaşının yarısını daha ayın ilk günlerinde harcıyor.
Emeklilik, aslında dinlenme ve huzur dönemi olması gerekirken; Türkiye’de birçok emekli için yeniden iş arama, ek gelir bulma, hatta sokakta çalışmaya devam etme mücadelesine dönüşmüş durumda. “Çalışacak yaşta değilim ama çalışmadan da geçinemem” diyen yüz binlerce insan, aslında sistemin sessiz mağdurları.
Üstelik bu yalnızca bireysel bir sorun değil. Toplumun kıymetli hafızası olan yaşlı kuşak, yaşam mücadelesi verirken, gelecek nesillere aktarılması gereken deneyim ve bilgelik de kayboluyor.
Bir ülkenin emeklisine verdiği değer, aslında kendi geçmişine ve geleceğine verdiği değerdir. Bugün emeklilerin yaşadığı sıkıntı, yarının gençlerine verilen gizli bir mesajdır: “Çalışsan da sonunda huzur bulamayabilirsin.”
Açık Soru:
Emekliler için huzur dolu bir yaşamı sağlayamazsak, geleceğe dair umut nasıl inşa edilecek?


